18 Mart 2009 Çarşamba

geçmişte yazılmış bir yazı...

yazmak çok boyutlu bir da vinci tablosu gibi belki de goethe nin en anlamlı melodilerinden insanlığa uyarlanmış bir versiyon. ruh hali deriz hep yani dış bedenden soyutlarız düşüncelerimizi oysa bir insanda ilk olarak dış bedendir göze çarpan. işte o yüzden hiç tanımadğımız huyunu suyunu bilmediğimiz biri bir anda bizim prensimiz prensesimiz olur veya kıro gibi terimler kullanırız onunla ilgili. bir insanı tanımak değildir amaç. bir insanı kendi gözlerinle kendi kalıplarına uydurmaya çalışmaktır. değildir amaç bir insanı kabullenmek veya onu olduğu haliyle sahiplenmek. amaç o insanı hayatında işe yarar bir hale sokmaktır. ve işte tamda buna insan oğlunun fıtratı diyoruz.yazmak anlatmaktır. yazmak söyleyemediklerinin bir kısmını söylemeye çalışma sanatıdır bence. elin kaleme gittiğinde dökülür artık senin yeni dünyandır yazdığın kağıt parçası. dökülür teker teker bir ağacın dallarından yapraklarının dökülüşü gibi kelimeler parmak uçlarından. sensindir o ve bir bakmışsın çıplaksın artık dökmüşsün bütün yapraklarını. yazdığın anlattığın bir başkası içinse daha korumacısındır gelebilecek zararlarıda düşünürsün ve bilirsin ki kimse seni senden daha fazla önemseyemez veya düşünemez. kaldı ki bir insanı önemsemek erdemli bir davranıştır. önemsememek kendine saygısızlığıdır insanın. yaratılanı yaratandan ötürü sevmektir bu mesnevidir.eleştirmek düşünmek demektir. bir insanın seni eleştirdiğini görmek sevinç vermelidir çünkü o insana bişeyler katmışsındır artık... teşekkürler..

Hiç yorum yok: