27 Haziran 2010 Pazar

Uçurtma


Senin şehirlerini merak ediyorum bugünlerde ve senin şiirlerini...
Sanki bütün şehirler gizemini yitirmiş gibi. Merak kediyi öldürür oysa, insana bir zararı yok diye bir algıya varmıştım çocukken...Şimdi algılarımın değişimine gülmekteyim usulca, köşe başından bakarken çocukluğuma...Aynı çocuk kahkahasını atabilir miyim diye düşlerken, çocukken hiç kahkaha atmadığımı fark ettim... Aynı köşe başından bakarken çocukluğuma, çocukluğumun bile başka çocuklara köşe başlarından bakışlarla geçtiğini farkettim. Farkındalığın can yaktığı çok olur. Acıyan yanları kalbin turuncu mezarlarda soğutulur...
Şimdi senin şehirlerini merak ediyorum.
Hangi caddelerinin nereye açıldığını, hangi iklimlerde üşüdüğünü, neye benzediğini köşe başlarının merak ediyorum...
Şimdi senin şehirlerinde yaşayanları merak ediyorum...
Çok eksik varmış gibi sanki sende de...
Şehirlerin çocukluğuma yakın göz kırpıyor köşe başlarından...
Günlerdir sokağından geçip yanına varamayışım da bundan...
Derin çok derin bir şey var gözlerinde, bundan merak edişlerim şehirlerini...
İçinin hangi kapısını çalmak istesem bir korku nöbeti tutuyor içimi... Kendi gölgesinden korkar ya çocuk...
En çok uçurtmaları özledim oysa..
Belki dedim birgün, bir çocuk gününde uçurtma yapıp uçuralım mı?
Belki bilmediğimiz bir şehirde...

20 Haziran 2010 Pazar

Uç Uç Böceğim


Bir varmış bir yokmuş diye başlayan bir hikayenin içine dahil etmekten korkuyorum seni..
Çünkü sen hep var ol istiyorum. Uzun zamandır hissetmediğim bir güven duygusu vardı yanında...Güvenmek mi? Neye güvendim yanında? Bilmiyorum. Sen kocamansın sadece...

2 gündür çocukluğumdayım yine.. oturmuşum bahçede böcek arıyorum kendime. Bir tane buluyorum kırmızı. parmağıma alıyorum. bakıyorum seviyorum sahipleniyorum... rengi güzel rengi özel... sonra özgürlüğüne bırakmak için onu ama gitmesini de istemediğimden bir şarkı söylüyorum ona: uuuuç uuuçç böceğim annem sana terlik papuç alacakkk.. o bir süre daha kalsın diye önce bir mırıltı oluyor şarkı dilimde. içimden bu şarkıya rağmen kalmasını diliyorum... yüzüme bakıyor önce sonra geri gelecekmiş gibi uçup gidiyor... ben ardından bir damlada kayboluyorum. ve 2 gündüronu özlüyorum...

uuuuuç uuuuçç böceğim annem sana terlik papuç alacaaaak...

uçma böceğim ya da beni de götür...

8 Haziran 2010 Salı

ÖLÜM

ahh ne güzel bir şeydir o...
sadece uzanmak ve derin soluksuz bir
uyku sadece...
boşluklardan kurtulmuş gibi
soruların cevaplarını bulmuş gibi
cevapları artık önemsemiyor gibi
ve vazgeçmiş gibi soru sormaktan...
kendine yaptığı işkence son bulmuş gibi
uzanmak sadece ve uyumak
soluksuzca..
ahh ne güzel bir şeydir o...

Yazmışım Evvel Zaman İçinde 2

anlatırım her kelimede isyan sanırlar ya değil acı sadece.
Zaten sanrıların bana yol gösterdiği bu gecede
bir şiirim bir cigaram var içime yakın
beyaz yelelerine tutunmak gerek şiirin
ve bırakmak gerek içini kişnesin diye
rüzgara doğru giderse atın ne ala,
uçurum olmasın sakın yönü dizginlerinin
hadi sür atını içine doğru dört nala..

5 Haziran 2010 Cumartesi

Durgunluk

Öyle karışık bir ruh haline sahipken durgunluğun ele geçirmesi bedenimi işin içinden çıkılmaz bir hal almasına sebep oluyor yaşamın.
çok uzun olan bu cümlede anlatılmak istenen: tatildeyim...
gözlerimi kapatıp; istediğim şehrin sokaklarında tanımadığım bir dili tanımadığım insanlarla konuşmak için kullanıyorum...
bütün cümlelerim uzun sürüyor bu aralar yollarım gibi.
bugün bir sokak dolusu insandan kaçmak için kimsesiz bir sokak arayışına çıktım. bulmak zor old. bulunca gülümsedim. gülümseyişim kalabalıktı. ...
ben yalınlığı aradıkça ve bulduğumu sandıkça kendi içimde kalabalıklaşyorum bu kez de..
oysa ne zamandır görmediğim bir dostumu görsem belki de her şey geçer..