28 Ocak 2010 Perşembe

hayalet

Senin olmamana dair bişeyler içimde, sanki bir büyük kandırmaca gibi bişey.inanasım gelmiyor bir türlü var olduğuna, elimi tuttuğuna, paylaştığıma, seni sevdiğime bir türlü inanasım gelmiyor. gidecek olmana yazdığıma inanasım gelmiyor. bişey var garip bişy var olduğunu hazmedemiyor içim bir türlü. çünkü bu kadar basit birini sevmiş olmayı yediremiyorum kendime. bu kadar yalan birini gözlerine bakıpta anlayamamış olmayay yediremiyorum kendime.bu kadar yalan birine turuncu bir renk katmak istememi en çok da evet en çok da bunu sindiremiyorum içime. sen olmamış ol en iyisi, bir kahraman kötü bir kahraman olarak kal hikayemin bir köşesinde. birinin hayatına girmişsin de ben seni geçersen görmüşüm gibi kal. Joker gibi değil ama ben severim jokeri sen hem basit hem yalancı hem kötü bir karaktersin hikayede. yani kahraman da olma sen en iyisi. hatta bu hikayede bile yerin yok senin. sen en iyisi hayalet ol. korkuttuğunu düşün insanları bununla eğlenmeye çalış yalan söyle, ALDAT sen. ama bunu ben yazmış olmadım şimdi sen zaten hem yalan söyledin hem aldattın, dipnotuma alıntı yapmak isterdim seni ama hayaletsin ya sen bir anlamı yok bunun. ölüler bilgisayar kullanamıyorlar, ölüler okuyamıyorlar burada yazdıklarımı. sen en çok neden hayaletsin biliyor musun? yaşattığın acı yüzünden ölemeyeceksin rahat rahat. karşına çıkacak yüzüm tanımadığın bir şehirde belki silah altında ken çatışmanın orta yerinde belki, belki gece nöbet tutarken karşına çıkacak yüzüm ve sana kırma demiştim kalbimi diyecek. sen iyi bilirsin görürüm ben, göreceğim kabus dolu gecelerini ve senin için üzülmeyeceğim ama sevinmeyeceğimde. herşeyin bedeli var hayatta ödemek zorundasın unuttun mu? Hem sen demiştin bana sen çok iyi bir kızsın, unutma iyiler daima kazanır diye.reklam sloganı bu demiştim. şimdi hayatımın bir köşesinde üçüncü küpe kulağmda. merak etmiyorum hayalet, merak etmiyorum.

21 Ocak 2010 Perşembe

Zamansız..

tek bir kelime işte anlatıyor içinde düştüğüm durumu. Zamansız...
Oluyordur bazen size de her şeyin üst üste geldiği.Dünyanın başınıza yıkıldığı oluyordur size de. Böyle zamanlarda arkadaşlarım naber? diye sorduklarında şu cevabı veririm: "iç güveysi olarak gittiğim evde, kocam kazara öldürülmüş, yatalak ve çenesi düşük kaynanama, 10uz çocuklarıma 8 aylık hamile halimle, bakmak zorundaymışım gibi."karşı taraf genelde ne söylediğimi duyumsamaz(duymaz ve önemsemez).
ama bu kez zamansızım.zamanın olmadığı zamanları yaşıyorum. gün geçmiyor ve çok hızlı geçiyor gün çok uzun ve çok kısa tamamen algıladığım kadarını yaşıyorum.hiç uyanmıyorum veya hiç uyumuyorum.önemi yok çünkü zamansızım...
bu kadarı da fazla diyorum bazen.Anlatmalı mıyım? anlatayım bir kısmını ufacık bir kısmını..
Neye şükretsem onu kaybediyorum.
İçinde bulunduğum daimi bozuk psikolojiden kurtulmak için mi bilmem,şükretmeye başladım devamlı.
Ailem yanımda olduğu için şükürler olsun dedim ve babam çok uzaklara gitti.sadece beden olarak da değil hem de ruhu da gitti. bu yüzden o bir ölü bile değil...
Ailem sağlıklı olduğu için şükürler olsun dedim.Annem bronşit oldu önce, bunu yaşarken boyun fıtığı teşhisi de koydu doktor ve tek böbrekli olduğundan ve safrakesesi de olmadığından ağrısını yeterince dindirecek ilaçlar alamıyor.O çok konuşkan annem gitti ve yüzünden ve sesinden ne kadar acı çektiğini görüp hissettiğim bir kadın geldi yerine.
çok şükür beni anlayan bir dostum var dedim. Sana aşığım dedi.Onu da kaybettim.
çok şükür en azından bir işim var dedim.3 gün önce kovuldum aniden.
şimdi zamanın olmadığı bir yerdeyim. her şey benim doğumumdan çooook önce başladı ve ben artık şükretmekten korkuyorum. Şükrettiğim her şeyi kaybediyorum.
babannem sabahları işe giderken dua ederdi hep arkamdan...
yoo hayır bu yaşadıklarım beni inançsız biri yapmaz. kızgın biri yapar sadece ve zamansız biri.
Amcama anlattım içine düştüğüm durumu,anlatmak niyetinde değildim ya sorunca söylemek zorunda hissetim.ne mi cevap verdi? nasrettin hoca gibi hırsızın hiç mi suçu yok diye bağırmak istedim.Ama haklısın diyebildim sadece.
şimdi yaşadığım için şükrediyorum, hala nefes aldığım için şükrediyorum...
Şükrettiğim her şeyi kaybediyorum...

15 Ocak 2010 Cuma

Sordum Sonunda.. BABA..


O'na ben dünyaya geldiğimde ne hissettiğini sordum,sordum sonunda....

Belki birgün anlatırım ama, bakın bu adam benim babam.
Hani vardı ya bi şarkı gitmesekte görmesekte o köy bizim köyümüzdür diye. İşte bizim hikayemiz de böyle. Görüşemesemde, anlatamasamda içimdekileri ve affedemesem de o'nu bu adam benim babam...

13 Ocak 2010 Çarşamba

Bir İntihar Mektubunun Son Satırları

berbat durumdayım inancımı yitirdim herşeye olan inancımı yitiridim yaratana, yaratmayana herşeye olan inancım bitti en çok da kendime olan inancım kendimle olan bağım arkadaşlığım dostum ruhum bitti. anlıyor musun beni. oysa ben bundan çok daha kötü günler geçirmiştim çok daha sefil. ama içimde bişey vardı hayata bağlayan adı yoktu belki ama ölmeme izin vermeyen bişey vardı içimde.
şimdi ise kendimi terk ederken hokkalı bir küfür sallayıp öylece çıkıp gitti ruhum. beni anlıyor musun, yaşamıyorum diyorum sana bir ölü yazıyor bunları. sen şimdi bunu okuduğunda ben artık beden olarak da var olmayacağım bu dünyada
tek intihar mektubumu sana yazıyorum yani ben. belki beni ararsın diye, belki vazgeç dersin diye, belki bir sebep söylersin diye,... bunlara neden ihtiyacın var zaten ölmek istemiyor musun diyosan da olsun ölürken bari biri beni düşünsün istiyorum.
yaşarken kimse düşünmedi bari ölürken biri bana ölme desin istiyorum. der misin beni anlıyor musun...
....ruhu hasta idi öldü bedeni sapasağlam ama yaşıyor ne anlamı var ki...

Şehrin Kokusu

şehrin teni ne menem bir kokuya sahipti böyle, din adamlarının terlerini boşalttığı fahişe gibi kokuyordu şehir, binlerce doğmayacak piç kokuyordu ....

Çoktan...

konuşmaların bittiği yerdeyim.bütün sohbetler seninle yapıldı çoktan.düşlerin,hayallerin bittiği yerdeyim.hayallerimin hepsini sana kurmuşum çoktan.ölümün kollarını açtığı yerdeyim.yaşamın anlamını sende tüketmişim çoktan.bana ne yaptığını anlar mısın bilmemacı var sadece kelimelerimde hisseder misin bilmem.kör bir kuyu yokluğun sen gidince düştüğüm.gecemin adı hüzün.kokunla karışık rüyalara dalmak üzereyim.sen çok sev dileği tutmuştum yıldızlar kayınca.hırçınlığım özlemekten.hasretimin rengi kaybetme korkusu...

Sanat!!!

Facebookta sanatta delirmek diye bir grup açmışlar. Kafası hangi durumdaydı bilmiyorum ama bir arkadaşım bana davet göndermiş gel bu gruba katıl diye. Peki dedim. Ama bir yazı yazmanı istiyorum oraya dedi. Peki dedim. Peki demekten nefret ederim ve itiraf ediyorum eğer peki diyorsam birine o anda onunla uğraşmak istemediğim için:)
Oraya yazdıktan sonra birde bloguma eklemek istedim kısa yazımı. belki uzatırım niyetiyle..

"delirmenin eşiğindeyim şimdi, kendimi bıraksam feda etsem sanat olur mu adı. hangi çılgınlık çıkar benim postmodern çığlıklarımdan, hangi öykü yokuluşumun var oluşlara hediyesi olur sanat adına. çıldırmanın eşiğindeyim şimdi,kendimi bıraksam feda etsem senin uğruna adına sanat mı derler, veya bir çılgınlık yapıp bir pi......ç getirsem dünyaya da adını sanat mı koysam... deli miyim divane miyim neyim bilemedim..."

bak bana!iyice bak gözlerini açabildiğin kadar aç öyle bak. görüyor musun gözlerimin rengini. gözlerimi balla karışan boka boyamış yaratan. bak bana!çok aç gözlerini öyle bak. saçlarımın rengi sokak pisliklerini süpürmekten eskimiş bir süpürgenin renginde uçları çatallı.
bana bak! gerekirse kırpma gözünü.dudaklarım çürümüş vişne renginde sineklerin bile midesi bulandığı için üzerinde dolaşmadığı.

sen asil ressam hadi çiz şimdi benim resmimi.ben de görüp görebileceğin bunlardan ibaret. oysa bakabilseydin sen bana gözlerini de kapatıp, sana bal damlayan ırmakları gösterirdim gözlerimde. 10. senfoniyi duyabilirdin ve sevdiğin herşeyin tadına benzer bir tat alırdın dudaklarımdan. oysa sen bir gün böceklerin de tıpkı senin gibi kemireceği bedenimle ilgilendin sadece. Al öyleyse senin olsun istediğin. umrumda mı sanıyorsun.

kapıdan çıkıp giderken bağırdım arkasından: delirmenin eşiğindeyim şimdi. Çizdiğin resmin adı bu olsun dedim. İyi ama bu nü dedi. tamam işte dedim, delirmenin eşiğindeyim şimdi...

12 Ocak 2010 Salı

Don Kişot



Sen bilmezsin Don Kişot en sevdiğim kahramandır benim. oysa kızların en sevdikleri kahraman babaları olur. Benim ki hiçte öyle değil. Benim babam kazara üzerine çok sonraları bir köpeğin pislediği bir gazete kağıdının üzerine yazılmış abuk sabuk bir hikayenin kötü karakteri. sen bunun anlamını bilir misin? resimlerinde görüyorum bazen bir gidiştir tutturmuşsun. içine yolculuğun ne kadarda uzun sürdü. oysa durmalı ve dinlenmelisin bazen.bir bardak soluk almalısın.ve devam etmelisin kendini kaybedip kaybedip bulmaya.. oyunun ne kadar da eğlenceli gözüküyor bir bilsen...
ama ben sana babamı anlatacaktım neredn çıktı şimdi bu kayboluş? benim babam rastgele bir balıkçı teknesinde yere düşecek bir balığın rastgelmesii bekleyen kedi gibidir. onun olduğu yerde balıkç da aç kalır kedilerde hiç bir şey rast gelmez.
doğuştan bir mim ile gelmiştir dünyaya.
sen benim babamı nerden tanıyorsun peki? resimlerinde görüyorum onu bazen. babamı tanıyorsan eğer ona söyler misin dünyaya getirip bıraktığı ve bir dahaumursamadığı kızı 22 yaşını dolduruyor ve onu hiç merak etmiyor. Çünkü biliyorki köpekler pisleyecek mezarıa da birgün hikayesine pislediği gibi...
Sevgiyle Kal...
Don Kişotu da öp benim için sol elinin badi parmağından..
Sahi senin badi parmağın var mı?

10 Ocak 2010 Pazar

Kurtul-dum-san-dım

söylersem içimdekileri yüzüne kurtulurum sandım. karşımda ağlarsa içim rahatlar sandım. o da benim gibi huzursuz olursa kendi yüzünden huzur bulurum sandım..
olmadı. sanmak...
içimde kalan biriken her şeyi söyleidm ona. Sen hiç yoktun dedim. baka içimde bu boşluk senin yüzünden dedim. seni sevmiyorum çünkü seni sevmenin ne demek olduğunu bilmiyorum ddim sen bana sevgi kadar yakın olamadın dedim. bak her şeyin sorumlusu da sensin dedi,m. veremeyecek cevabım yok hiçbir soruya demişti konuşmaya başlamadan önce, susmak zorunda kaldı. verecek cevabı olmadığından değil cevaplarının benim acımı dindirmeyeceğini anladığından...
o sustu. ben bütün suskunluklarımı çöpe atıp avaz avaz haykırdım o na. ve belki de son kez söyledim o na: BABA...