28 Mayıs 2010 Cuma

Haklı

herkesin haklı olduğunu söyleyip kenara çekilmek ne asilce bir davranış. Peki ya sonrasında oradan tamda sevginin arkasına saklandığın yerden fırlatmak elmalarını senin masalına inanan insanların kafasına doğru. 3elma düştü sevgiyle sakladığım sevdiğim var dediğim oluruna olsun dedğim birinden sevgimin ardından tam kafama.. 3ü de bana isabet etti.
Şimdi ona bakmak dahi gelmiyoriçimden. İçime aldığım için onu derinime sevgime sardığımiçin onu, en çok da o olmadığı için artık...
nasıl diyordu sloganda : herkes eşit herkes haklı ama bazıları daha eşit bazıları daha haklı.
sen şiimdi kendine daha eşit daha haklı tarafta bir yer edindin ve oradan fırlattın elmalarını. Sonra sarılmak uzak kalır işte bize böyel elmalar hala elimde. Sen fırlattın diye sırf kafama kafama atsanda onları senden gelen kabulumdür diyip aldım sakladım...
biliyorum okuyacaksın bu yazıyı, biliyorum için sızlayacak acaba diye, biliyorum bekleyeceksin sonrasında.
ama o çok konuşan geveze ben sevdikleri işin içine girince öfkesini bir yerlere atıyor işte karşılarına geçip haykıramıyor bir türlü. susup yazabiliyor sadece ya onu da bugünlerde eline yüzüne bulaştırmaya başladı..
böyle işte .....kuş.
susmalı şimdi insan denilen yaratık ve boğmalı kendini içindeki okyanusta, başka deizlerde boğulmadan önce kendi okyanusunda çıkmalı kelimeleri ruhundan...

23 Mayıs 2010 Pazar

Bırakınız Yapsınlar Bırakınız Geçsinler

Bu gece sevgili Adam Amcayı anasım geldi (Adam Smith). Ne güzellemeler dökmüş iktisat üzerine. Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler diyor. Ben de tam bu moddayım şu aralar. Hayatı bıraktım ve kadere diyorum gel kader ne istersen yap ne kadar istersen kal neresinden geçersen geç iç şehirlerimin. Kadere karşı tek silahım ise hala içime olan inancım ve umudum. Hayal kurmak ne güzel değil mi hayali hayal olmaktan çıkarmak ise daha da güzelmiş öğrendim. hayat tarafından kadere ait bir mim olarak dünyaya gelişimin bu 23. yılında bakın ne de çok şey öğrendim. kendi hikayesinde kaybolan bir kız, kendi hikayesinde yan karakter belki de bir figüran. kendi hikayesinin çaycısı hatta sadece çay içmek istediğinde insanların aklına geldiği oysa belki de yüzyıllardır orada olmasına rağmen ihtiyaç sonucu fark edilen bir obje, bir ara. ama asla amaç değil. ne çok devrilmiş cümlelerim. çokça zamandır yazmaya korktuğumdan aslında kendimden kaçtığımdan ve burada kendime döndüğümden işte yine bu cümlede başı unutulmuş sonu başka bir yere doğru devam eden bir ... bir önceki cümlemi tamamlamaya yeterli kelimem olmadığından devam ediyorum bir sonrakine.
hayat bozduklarımızdan ibaret. bozulan bir oyuncağı kaybettiğimizi anladığımız an duyduğumuz üzüntü ile oyuncağı bozarken aldığımız zevk arasındaki farkın deltası işte mutlu bir hayat mı yoksa mutsuz bir hayat mı yaşadığımızın açıklaması hem de matematiksel olarak. Şimdi bu yazıyı okuyan sen yazıdan okurken ne umuyordun ya da bitirdiğinde ne okumuş olmayı umuyordun bilmiyorum bunu bilmeden yazıyorum ama farkında olmadan da olsa başlangıçta bitişte bir farkındalıkla son bulan bu yazıda seni önemsediğimiz hissediyorum sayın okuyucu. ve adetim olmadığı üzre bu yazıyı da yayınlarken bir kere daha okuyup verilen tüm tavsiyelere rağmen düzeltmeyeceğim.
neyse Sevgili Adam amca sen ne güzel söylemişsin öyle bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler. ne tatlı bir özgüvendir bu. Sevgiler sana..

16 Mayıs 2010 Pazar

Yazmışım Evvel Zaman İçinde...

Son zamanlarda ortalık yerde kalan bir kaç söz var bana ait esinlendiğim yazdığım unuttuğum. Beğendiğiniz hangisiyse söyleyin üzerine hikayeler yazacağım bir bir..

İki şekilde de kararır dünyan. Ya ışığını kapatırsın ya da ışığının etrafını kalabalıklaştırırsın...

bazıları ne yaptığınla ilgilenir, bazıları ise ne yapmadığınla. Başarı herhangi birine göre bir şey yapıp yapmaman değil, yaptığın herhangi bir şeyin seni ne kadar mutlu ettiği ile ölçülür...


Hayat Gölge Gibidir... sen ne kadar yaklaşmak istersen iste o aradaki mesafeyi her zaman korur ve bir gün gölgen yoksa sen de yoksundur...


İçine sorduğun soruları samimiyetle cevaplarsan,kendini anlarsın. Anlamak kabul etmeyi getirir beraberinde. Ve kabul edersen artık yargılayamazsın. Buna ihtiyacın var..


bir iç döküş türküsü var dilimde tanımadığım bir şehrin sokaklarınıda yürüdüm. bir kaldırım taşına takıldım, dönüp bağıracak oldum ki taşa içimdeki biri ses verdi tanımadıklarımızla münakaşa etmemeliyiz. sustum. tanıamadığım şehrin sokaklarında kaybolmaya devam ettim, kendimi kaybettim..


suyduk sadece ve kirlenmiştik, kendimizi temizleyecek kadar çoğalamıyorduk kendimizde...


sana rağmen, sensiz, suçsuz, sorunsuz, hiç dokunulmamış, dokunupta kaçılmış, bakakalınmış, öyle dalınmış, uykuda bile, yolda bile, kalabalıkta bile, hem de, hiç te, hep te, arıyormuş, kaybolunmuş, gözlerde yokmuş, sözlerde çokmuş, o eller kirlenmiş, yazardım ya daha çok yazardım ama ile başlayacak bundan sonraki kelimem.. Ama çakmağım kayboldu...


kaderini yeniden yazmak isteyenler sürüsü...


Gözbebeklerimde sağnak yağmur var,tutarsz çamurlara batıyor ayaklarım.Bir sığınaktr aradığım,üşüyorum ya.çok olmak hiç olmaktır,bazen bir kelime etmez hissettklerin.tutup çıkarsam boya kalemlerimi içimden,boyasam rengarenk içimin şehirlerini,bir tek kalbimi bıraksam renksiz,isimsiz bir kahraman gelse bir gün ansızın belki sinekvalesi,o ne renk isterse o renge boyasa gönlümü.Ama yağmur var gözbebeklerimde,gözlerimden akıyor şehrimin boyaları...

6 Mayıs 2010 Perşembe

Turuncu Bir Dünya: ONLAR Kısa Film


http://www.dailymotion.com/video/xd6yed_onlar-fragman_shortfilms

ONLAR Kısa Film

"Onlar" Kısa Film
Tolga'nın filmi düşündürdüğü yerdi benim için onlar hayatın diğer tarafındaydılar...
Üzerine güzellemeler dökmeye gerek yok. Sadece hayatımda geçirdiğim en keyifli 3 günlerden biriydi :) teşekkür ederim arkadaşlar.
he bu arada boş durdum sadece eğkendim sanmayın rejideydim ben, uğurla boom boom dansı bile icat ettik :) filmin tamamını da birgün buraya eklerim. ama bu keyifli çalışmada yer almak çok iyi geldi bana.
Tolga hadi bir kısa film daha çekelim :)

2 Mayıs 2010 Pazar

Yazmalar Susmuş

İçime döndüm,içime sordum,içimle yıkandım...

adam dedim ona adam ne yapıyor orada?
yaşıyor dedi.
adam dedim mutlu mu peki?
astı suratını çevirdi gövdesinden bağımsız başını, mutluluk dedi açıklamaya zaman bırakmaycak kadar kısa.
peki dedim anlamış gibi...