30 Haziran 2009 Salı

AŞK

içimde kelebekler var sanki, karnımda oynuyorlar, bir garip huzur var bunca acının orta yerinde göbeğinde., gözlerin var , var ya gözlerin derinimde kaçtı çok. dudaklarında boğulmak istiyorum nefesinle. Aşk a inanmayan birine aşık olmak ne büyük gaflet... ben sende aşkı yaşarken doyasıya ve doyamazken sana sen sadece benim varoluşuma bir hediyesin. bencilce alma bu laflarımı derime varman için zaman gerekli. Ey sevgili anlatılacak çok şey var daha başlamadık ki. ben anlatayım sana sen dinle zira hikaye bende sabır sende...

24 Haziran 2009 Çarşamba

Seviyorum Çok...


Sevgi, aşk, tutku...

Ne dersen de adına mühim değil..

Huzur kollarında,

Sevmek umursamadan dünyayı,

Sadece seni sevmek...

22 Haziran 2009 Pazartesi

B - A - B - A - L - A - R Günü

Yazılacak ne var ki babalar gününe ait. Bir baba nasıl hissettirir bir çocuğa? Güven mi verir, cesaret mi, sevgi mi, saygı mı, korku mu... Öfkeyi mi öğretir affetmeyi mi? varlığı mı öğretir yokluğumu, onur ve şereften mi bahseder yoksa. kitap okur mu baş ucunda
ağlayınca okşar mı saçını, evden gizlice çıkınca kızar mı, ayşelerde kalıcam deyip yalan söylediği ortaya çıkınca ceza verir mi? hangisini hissettirir hepsini birden mi? babalar günü imiş???? peki ya babası olupta olmayanlar günü? var olduğunu bildiğin ama hissedemediğin babalar günü ne zaman ? ölü baba mı iyidir yaşayan ölü baba mı? öfke doluyum ve hasret ve özlem ve çocukluk doluyum. babası olmayınca insanın ya da hem olup hem olmayınca bir türlü büyüyemiyor. babam olsaydı yanımda ne hediye alırdım ona?

Şimdi baba sana bir hediyem var hazırda. bana yaşatmadığın duygularımı biriktirdim uçurtma yaptım bıraktım. babalar günü hediyen bu sene duygularımdan bir uçurtma..

Minik bir kız çocuğuyum ben
Gözlerimi henüz açtım dünyaya
Annem dedi dünya boşmuş
Sevgi denen bir şey yokmuş
Güzel bir genç kızım ben
Henüz çıktım dışarı
Annem dedi dünya boşmuş
Özlem denen bir şey yokmuş
22 sinde bir kadınım ben
Henüz aşkla tanıştım
Annem dedi dünya boşmuş
Aşk diye bir şey yokmuş
Otuzlu yaşarlarıma gelince ben
Birden kaybolur yıldızlar
Ben daha göremeden
Anladım anne
Dünya boşmuş
Yaşamak dediğimiz
Sahte bir oyunmuş..

15 Haziran 2009 Pazartesi

ACI BAL

Yeniden yazmaya başlayabildim. Sanırım ilham perim biraz tatile çıkmıştı aklımın ücra köşelerine. ilk önce acı balı tamamlayacağım. Gözlerimde kalana...nasıl heyecanlıyım. parmaklarımın ucunda gelişen bir hikaye, satırlarda doğacak. beğendirme kaygısı taşımadan yazıyorum bu kez, sadece kendim için... bütün gözlerde kalanlar için :)

Çoook yakında :))

12 Haziran 2009 Cuma

Farid Farjad

derin dokunuyor içime, içimde sakladığım acı değmemiş yerlerime acıyı hatırlatıyor. dinledikçe dinleyesim dinledikçe daha bir ölesim geliyor. dinledikçe içim acıyor...

11 Haziran 2009 Perşembe

rica

bir yer varmış bahsedyorlar, adına cennet diyorlar. bu dünyada ne ekersen biçecekmişsin öbür tarafta öyle diyorlar. bir yer daha varmış adına cehennem diyorlar. ödül vereceklermiş ve ceza. farkı sonsuz oluşuymuş. dünyada payına acı düşene öbür tarafta cenneti vermezlerki. günah diyorlar adına yasak meyveyi yiyen atalarımın günahını çekmeye başlamakla başladı hayat. sonrası hep aynı gelişti.
kendine ait kalmayan bir hayatı yaşamak niye.azrail bu sefer bir kıyak yap bana da gel almaya. bekleyiş çok uzun zaman geçmiyor. hey sana diyorum ben beceremiyorum ölmeyi bile hadi bıraak işi gücü de beni almaya gel artık.

8 Haziran 2009 Pazartesi

Anlatı

bir matemin rengi dolaşıyor gökyüzünde. birazdan kapısı olmayan odaya pencereden biri girer. neresi olduğu mu önemli içinde kimin olduğu mu , kapalı kapılar hep merak edilir. anlatırsan bütün hikayeni kalmaz ve hergün biraz anlatırsan sıkar ve sen hergün yaşarsan olmaz.

yürüyüş

bir atsam kendimi beyoğluna dolşasam orada burada zamansızca kendimle kolkola. sonra otursam bir bardak su içsem, en lezzetli içkinin tadını bıraksa damağımda, sarhoşluk halimden kurtulsam ayılsam, sonralarım çok olsa bu kez, sonra ile başlayan bir çok cümle kursam . şeyleri şey oldukları için ayrı tutsam birlerden ve herlerden. garip başlamasa gün süpriz olsa da acı olmasa ya bu kez. pembe kurdelalı kız rüzgarda sarı saçlarından düşen kurdelasını aramasa ve karşılaşmasa hayatının aşkıyla. aşk olmasa ya bu kez. beyoğlu beylik bir türkü tuttursa anlamını bilmediğim. kekremsi bir tat bıraksa ağızımda bu yollar, midem bulanmasa, o olsa bu olmasa, hadi be bu sefer bu oyunda benim istediklerim olsa bir gün olsa olmaz mı?

5 Haziran 2009 Cuma

üzgün değilim

takmıştı

Kendi macerasında çok oyalanmıştı.
ne çok yazası vardı saçları bal köpüğü renginde olan sorumsuz kızın hikayesini. saçları koyu kumraldı aslında gözleri ela. herkese nasip olmaz ela gö. bir dengesizlik hakimdir evvela. biraz yeşil biraz kahve rengi azıcık balköpüğü yaratan bile karar vermekte zorlanmış sanki. gözlerine uysun diye boyamış saçlarını ve saçlarına uysun diye gözlerine lens takmış. yani beğenmeiş tanrının yaptığını. haksızlık etmiş yaratana bu seferde o etsinmiş hep tanrımı haksızlık edecekmiş...
ne çok alatası vardı ruhu kaçak kendi mahkum kızın hikayesini. duvar saatine takmıştı bir kere. kalabalıktı ev uyrken kimi aksırır kimi öksürür kimi ossururdu o diğer odadan salondaki saatin gıcık sesini duyardı sadece. takmıştı saati yapana uyuyamadığı için söver dururdu, herkes işini iyi yapsa böyle olmazdı zaten, takmıştı odanın bütün gürültüsünün yanında tak tak takdiye belli belirsiz vuran saatin aslında olmayan sesine....

bukle

buklelerni beğendim nasıl yaptın dedi. evde maşa ile yaptım sarıyorum ve saymaya başlıyorum: 1-2-3-4-5-6-7-8-9-10 işte brinci buklem oldu bile dedim, güldük. bugün garip bir hüzün vardı yüzünde idolümün. anladıki anlatmaya ihtiyacı var. öğlen dedim beraber kahve içelim mi size söylemek istediklerim var. anladığımı anlamıştı. tabii dedi seni dinlerim. beni dinle nolur anlatmaya ihtyacım var dye sessiz çığlıklar atıyordu gözleri. yemek yedik beraber gülüştük kalabalıktı. sonra aşağı indik. odada yalnızdık. o anlat bakalım dedi ben kendime engel olamadım : düşersem beni tutacak kaldıracak kimsem yok biliyor musunuz dedim. nereden çıkmıştı ki bu brden. utandım. yanaklarım kızardı. güldü bana. yanıma oturdu, ellerimi avuç içine aldı sıktı, konuşmadan gözlerme baktı. hiç kimse bu kadar samimi bakmamıştı gözlerime. bana hikayesini anlattı. anlattıkça anlattı, onu o yapan herşeyi anlattı, tutkularını hırslarını, dostlarını,düşmanlarını anlattı. konuştukça konuşası vardı. bir an durdu pencereye yürüdü. insan dedi birbirini hikayesini bilince daha iyi anlıyor. gözünden bir damla yaş düştü. yanına gittim küçük bir kız çocuğuydu sanki. bana baktı sarıldık. nasıl samimi nasıl içten nasıl sıcaktı. ne kadar öyle durduk bilmiyorum. yanağımı sıktı tombiş yanakların var dedi, öptü:) sevgiyi hissetmek ne kadar güzel bir duygu. sen dedi şanslısın. neden dedim. çünkü düşersen tutucak kimsen yok, etrafın kalabalık ama kimsen yok. acını anlayamıyorum çünkü ben düşersem beni tutacak insanlar var sen bile tutarsın düşersem. ama sen düşersen yerde kalırsın uzun süre. o yüzden senin düşmen daha zor, o yüzden sen daha sağlam basıyorsun yere, o yüzden bu kadar cesursun. biliyorum bu güçlü görüntünün ardında ne kadar narin bir kız çocuğu var görüyorum merak etme dedi. görünmek hiç bu kadar iyi glmemişti. bana inandığını söyledi, tekrar sarıldı, keşke onun kadar bende kendime inanabilseydim ...