24 Mart 2010 Çarşamba

Islık

içim dolmuş yine yokluk ve boşlukla. kimi sevsem o boşluğun içine düüyor, kimi sevsem yok oluyor içimde. kişinin derdi kendiyle oysa, kendini sevmeyi bir becerebilse kendi yarattığı boşluğu dolduracak en azından. nereye varacak bu yolculuk yine düştüm ya ben yollara.içimin hangi şehri kim tarafından kuşatılmış bilmiyorum. bir yere giriyorum şehir darmadağınık nefret ele geçirmiş burayı diyorum korkuyorum. ıslık çalmaya başlıyorum içimin kimliksiz sokaklarında. ıslığımı takip ediyorum ve ıslığımdan kaçıyorum sonrasında.bir labirent buluyorum içimde. sonunun olduğuna inanıp dalıyorum içeri. ebe oluyorum birden. kovalamaya başlıyorum insanları labirentin içinde. kimseyi yakalayamıyorum, yoruluyorum sonra. dinlenmek için durduğumda kendime ger dönmek istediğimi fark ediyorum. dönüş yolunu bulmak için ıslığımı arıyorum, başka seslerin peşindekoşarken kendi ıslığımı kaybettiğimi fark ediyorum.
Labirentin içinde ebe olan ben labirentin kapağını kapatıyorum. Ebe vazgeçerse oyundan yeni ebe kim olacak?

2 yorum:

C3Moi dedi ki...

bişi sorucam ama yanlış anlama. sen hiç gülüyor musun..?

aa bu arada gözlerimizin algılamadı bir renk varsa onu seçmek isterdim...

Turuncu Bir Dünya dedi ki...

ben hep gülerim :)))

gözlerimizin rengi algılaması bilincimize bağlı. bilincin dışında kalmak istiyorsan istediğin rengi seç kendine mesela bilinçdışı sarısını seç :)