24 Mart 2010 Çarşamba

HUZUR

o bir melek!
Onu tanımlayacak başka bir kelime yok henüz öğrendiğim. Annanem anlatır hep melekler gerçekmiş. Sağımızda ve solumuzda durup günahlarımızı ve sevaplarımızı yazarlarmış. O ise sadece bir melek. Sadece bir yerimde değil her yerinde ruhumun, aklımın ulaşabileceği her yer de o var. bir yere gitmek istese düşüncelerim önce onun içinden geçmesi gerek. günahımın ve sevabımın tamamı o. nasıl anlatılabilir ki güzelliğ? gözlerimin bundan sonraki hayatımda ondan daha güzel bir şey görebileceğine inanamıyorum. saçları öyle güzelki henüz böyle bir kelime icat edilmemiş. gözleri öyle güzelki güneş kıskamış olsa gerek onu kavruk teni yakmış yakışmış...Deniz kenarına gittim bugün. Babam duyarsa beni fena pataklayacak. Ama ben de 9 yıldır yaşıyorum, 9 yıl az bir zaman değil ki gerekirse alır karşıma konuşurum. Balıkçıların olduğu yere gittim, teknelerin arasından denize baktım. 2 balık suyun altından yabancı oldukları dünyayı görmeye çalışıyorlar, tıpkı bizim gökyüzüne bakışımıza benziyor. Bir kedi bir balıkçının -ki burada hangi balıkçı olduğunun herhangi bir önemi yok-ağından bir balığın- balığın önemi yok- düşmesini bekliyor. Oysa alık için önemli bu hikayenin sonu..Bu kadar kadere bağlı kedinin balığı yemesi ve bu kadar kadere bağlı balığın birgün daha dünyayı izleyebilmesi.Ben ise onun için okyanustaki binlerce balıktan herhangi biriydim sadece..o güneş gibi tek. ben onun için balıkçının ağına takılacağım biraz sonra, o ise benim düşmemi bekleyen kedi. Oysa ben de kedi olmak isterdim...
herkes uyudu, parmak uçlarıma basa basa çıkıyorum evden. Penceresinin karşısındaki ağaca tırmanıp onu izleyeceğim yine.böylece anlayacak benim kedi olmak istediğimi.her gece onu izlediğimi bilmiyor, saçlarını benim için taradığının farkında değil, benim için giyiyor en sevdiği pijamalarını.
ona doğru giderken yolda bir farenin yuvasına par topar girişini gördüm. Hımbıl bir kedinin fare yuvasının önünde öylece uzandığını ve farelerin birinin bu akşam midesine girmek için yanlış bir hamle yapmasını beklediğini gördüm. ne kadar birbirine bağlı kaderleri. fare ile balık..eğer kedi fareyi yiyemezse balıkçının ağından düşecek olan balığı yiycek ve zaten bu balık için fark etmeyecek..ama kedi balığı yerse fareyi yemeyebilir bu akşamlık.Hımbıl kedi her ne olursa olsun karnını doyuracak yani. Fare ile balık nefret ediyorlar mıdır birbirlerinden? aynı duayı mı ediyorlardır "onu yesin" diye?
düşünürke ağaca gelmiş oldum, düşünmek yolları kısaltıyor.tırmandım penceresinin hizasına beni gördü gülümsedi.ben ona kedi olduğumu söyledim o gülümsedi. dışarı çıktı o ben de ağaçtan indim. yürümeye başladık fare yuvasının önüne geldiğimizde kedinin ağzında farenin olduğunu gördüm. bir araba durdu önümüzde. içinden inen adam birimizi istediğini söyledi sadece. birbirimize baktık, kaçamazdık. arabaya atarken adam onu, o da dua etmiş midir beni alsın adam diye.
içimde bir rahatlama ile uyudum. Kedi olmuştum, kedi olduğumu ona söylediğim için huzurluydum....

Hiç yorum yok: