25 Kasım 2009 Çarşamba

Kebelek...

Bir tırtıl öyle çirkinki, bekliyor penceresinin önünde. Görmüyor belki de görüpte beğenmiyor tırtılı. Biri geiyor ansızın, beklenmedik bir vakitte geçiyor pencerenin önünden. Tırtılı farkediyor alıp götürüyor onu içine. Tırtılla uyuyor, tırtılla uyanıyor artık, tırtılla başlıyor güne. Onu görenler trtılda bu çirkin şeyde ne bulduğunu anlayamıyorlar. Birgün güzel bir kelebeğe dönüşüyor tırtıl ve bir günlük ömrünü kelebek halini beğenenlerin yanında geçiriyor. beğenilmek hoşuna gidiyor. tırtılken beklediği pencere ardına kadar açılıyor güzel kelebeğe.tırtılken onu içine alanı unutuyor.Derken ecel geliyor alıyor ruhunu kelebeğin. Ölü kelebeği kimse beğenmiyor.Bir rüzgar savuruyor ölü kelebeği. rüzgar eserken ılık ılık davetsiz gelen bir yol boyu yürüyor acı içinde. bir kelebek düşüyor önüne ölü. Alıyor eline götürüyor yine içine.ölü kelebekle uyuyor, ölü kelebekle uyanıyor artık, ölü kelebekle başlıyor güne. Birgün ölüyor kelebekle.Birgün, kelebeğin ömrü kadar....

Ben en çok tırtılları severim, kelebek olup uçsalarda...

Hiç yorum yok: