5 Mayıs 2009 Salı

fotoğraf

ne çok hikayesi vardı anlatacak ve heybesinde bir dolu pişmanlıkla çıkmıştı yola henüz. başlayabilseydi bir ertelemeseydi ya artık anlatsaydı içinde birikenleri. konuştukça konuşası geliyordu. o dinliyordu başta belki ilgi çekiciydi anlattıklarıdaha önce duymamıştı bunları ne de olsa. sonra ne oldu? hala anlatacakları vardı daha başlamamıştı bile. ama dinlemiyordu artık ilgilenmiyordu. oysa buzdan bir prenses değildiki heybesi olan. soğukluğa ihtiyacı yoktu. aksine buz tutmuş yanlarını eitecek bir sıcaktı aradığı elleri üşüyordu ne de olsa. hem elleri hep soğuktu heybesinde pişmalıklar taşıyanın. sanmıştıki salıncak kadar gerçek olabilir yaşananlar salınackata pişmanlıklara katıldı. katma değerli bir pişmanlık yasası oluştu içinde. oysa pişman olmamayı tercih edebilseydi artık bir karar verbilseydi veya.. ne kadar analamsız bir yazı olmuştu. gönderdiği anlattığı anlatamadığı. bir ağaçlı yol tasviri yapabilirdi içinde özlemini duyduğu. marmarise giderken ne dinlemişti yolda. ne çok sevmişti o şarkıyı son yemek parasını vermişti cd ye. aç kalma pahasına... ikame ediyordu hayatını böyle böyle işte. her seçimi bir vazgeçiş oluyordu zaten de seçtiklerinden de vazgeçiyordu işte. acı vardı hikayesinde ama mutluluk daha çoktu. yazdıkça yazası anlattıkça anlatası vardı yarısı kendine ait yarısı başkalarına ait hikayeler vardı belki hepsi hayal ürünüydü bilmiyordu kendi derinin de çoktan kaybolmuştu. noktası virgülü olayan hatta imlaya yer vermek istemeyen bir hikayeye başlamak ve bu sefer vazgeçmemek istemişti. oysa. seçim mi yanlıştı insan mı yalnızdı. yalın hallerini sevmezdi oysa. korkardı bi kere karanlıktan. bir garip dünyadaydı işte. neydi acıtan. işe yaramaz hissediyordu. sorumlu hissediyordu ama sadece hissediyordu bu kez. hiçbişey yapmadığını farketti. bişeyler yapmalıydı oysa. çabalamalıydı mücadele etmeliydi pes etmek de neydi. ne zaman vazgeçmişti düşündü. bulamadı hatırlayamadığı kadar eskiydi vazgeçişleri. marmarise giden ağaçlı yolu hatırladı çalan şarkıyı hatırlayamadı. marmarise giderken mi dönerken mi uğradığı kleopatra plajını hatırladı elindeki elmayı neden yere düşürdüğünü hatırlayamadı. kirazları hatırladı kulağının arkasında fotoğrafları hatırlayamadı. herşey silikti silindikçe silinmeli miydi. hayat bunu mu gerektirirdi. yoksa bu kadar çok fotoğraf çekme isteğinin sebebi artık unutmak istemeyişi miydi...

Hiç yorum yok: