19 Kasım 2011 Cumartesi

Bu Gece...

Bu gecede diğerlerinden farklı değil. Yani hem yazılası anlatılası çokça şey var hem de hiçbir şey...Ben yine yalın halimi içimde biriktirdiklerimle yaşıyorum...
Kırgınığım korkularım umutlarım hayat kırıklıklarım hepimiz buradayız. hepimiz incildik, en kötü yanlarımız bile acı çekiyor birlikte...
Sesimle soluğum birbirine karıştı yine, hıçkırık nasıl bir ses?

Neden bir piç olduğumu düşünüyorum, neden bu kadar kimsesiz hissettiğimi...İçimde bir yerlerde öyle canı yanıyor ki bir kız çocuğunun, ne onu bulabiliyorum ne derdinin ne olduğunu anlayabiliyorum.

içimde bir yerlerde öyle bir yangın var ki, ne engelleyebiliyorum bitirişini ne de engellemek istiyorum...

Beni kör bir ebe mi doğurmuş ondan mı görünmezlik diyorum.Biliyorum ki artık kazanan hep kazanır, o kazanarak doğmuştur da zaten diğerlerinde ki bir avuç umut da bitmek bilmez işte.

Sormanın anlamı olmadığını bile bile sorular soruyorum.Başlayıp başlayıp biten günler, her defasında bu sefer daha güçlüyüm deyip aynı yola en başından bir deparla başlamalar ve tekrar aymı yöne en başa en dibe bu sefer daha sert daha hızlı çakılmalar.... bumerang misali acılar...

Oysa kimseye ait olanım ben. Özgürlüğünü kendi bileklerine doğuşunda prangalatmış biriyim. nefes almaya bağımlı bir yaşamkesim, sonumun olduğunu bile bile....hem gitmek fazla kadınsı oldu artık. omzuna özlemlerini de alıp gitmek bir kadına yaraşır oldu. oysa cinsiyetsizim ben. ne gidebilen ne de kalabilenim.

gitmek ve kalmak arasında sıkışıp kalanların arafta yaşayanlardanım. bu yüzden anlamsız kalıyor her hareket. şimdiki zaman nerede bulamıyorum.

her yola daha iyisi olsun diye çıkanlardanım belki de ya iyiye olan inancım biteli çok olmuş...

herkes gibi olmak gerek aslında çokça üzerinde durmadan sana biçilmiş 50 yıllık vakti belki uyuyarak ve yaşadıklarını duyumsamayarak tüketek gerek...

içimi hönkürüyorum yine benim sesim sokaktan geçen arabaların frenleri kadar gür değil...

Hiç yorum yok: