13 Ocak 2011 Perşembe

Ruhum Düşük Yapıyor

Zor günler... Hangi gün kolaydı ki sanki... Sıcak çayı içip boğazımı yakıp ardından soğuk suyu içip boğazımın şişmesi gibiydi her şey... tercih meselesiydi yani çay içmeyebilirdim veya yanan boğazımın acısına katlanabilirdim...Ne bu çelişik bir oyun mu?
Sığamıyorum hiçbir yere.. Şimdilerde Bursa güzeldir oysa bir gitsem veya Muğla...Konakta bir geziye bile razıyım o derece gidesim var bu şehirden. Sanki şehri terk edince acılarını da terk edebilirmiş gibi insan.. Sanki çayı içmeseydim olmazdı... Sahlep içsem de yanar mıydı boğazım bilinmez...
en çok Muğlayı özledim galiba. Günlerce evden dışarı çıkmadan film izlemeyi ve üzerine hareretli tartışmalar yapmayı...Kaç film olmuştu şehirden ayrılırken tam hatırlamıyorum ama filmelri aldığımız çocukta hala öğrenci kimliğimin kaydı var :)
özlüyorum. gözlerimi kapatıp haritadan bir şehir seçmeyi ve yeni güne orada başlamayı..özlüyorum yurdun soğuk koridorunda saatlerce şarkı söyleyip yan odadaki kızlarla kavgayı. özlüyorum gizli sokulmuş şarap şişelerini sırt çantama doldurup atacak çöp bulamamayı. kürtçe muhabbetleri anarşist düşünceleri ve uyuyakalmayı özlüyorum...
meydanda keşfettiğimiz birahaneyi özlüyorum. batak oynadığımız yerleri Asım'ın bana öğretme çabalarını benim kalın kafamın almayışını özlüyorum. Sebonun geyik muhabbetini özlüyorum. hayatımdan çıkardığım arkadaşlarımı özlüyorum. sınaa çalışmak için igrdiğimiz kütüphanede manikür yapmayı özlüyorum. hesap makinesi unutup heykele demet akalın şarkıları eşliğinde gitmeyi ve her olumsuzluğa rağmen arkadaşlarımı gülümsetmeyi özlüyorum...
şimdilerde gülümsemek için kendime kurduğum anlattığım masallar bile mutsuz sonla bitiyor. şimdilerde haksızlığın in gülümsemenin out olduğu dönemlerdeyim.
parayla insanları satın alan bir insanın acizliği bir tek beni güldürüyor. satılan insanlar için ise her gece bir mum yakıyorum.
şimdilerde gitmek bile bir yük omuzlarımda kaldırmaya korktuğum, garanti altına almaya çabalıyorum her şeyi gitmeden önce. bu beni prangalıyor olduğum yere. şimdilerde özgürlüğümü bir zamanlar korktuğum düşüncelere gebe bırakıyorum.

ruhum düşük yapıyor bugünlerde...

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Muğla çok güzel bu mevsimde, Bodrum da öyle. Mandalina kokuları geldi burnuma, bu yazıyı okuyunca. Elini aşağılara it haritada, gel bu taraflara...

Turuncu Bir Dünya dedi ki...

davete icabet etmek gerekir.. açık adres alıyım...

Adsız dedi ki...

Elbette,

siz yazınızda hangi konaktan bahsettiniz bilemiyorum ama izmir konak mı diye geçirmedim değil yani içimden. İzmirden üç saat muğla önce buraya beklerim. siz kesin tarihi bildirin memnuniyetle havaalanından sizi karşılarım...

Turuncu Bir Dünya dedi ki...

zamansız çıkagelirim ben...bir sela vakti belkide yahut bir bebek acıktığında sabahın 5inde. annesi kalkmadan 5 dakika önce geçerim camının önünden...

Adsız dedi ki...

şunu bilin öyleyse, siz ne zaman olmak isterseniz bu taraflarda yazın yine blogunuza. ben takip ediyorum yazılarınızı. ordan anlarım gelip gelemiyeceğinizi. saati zamanı hiç önemli değil, gelin yeterki...