18 Kasım 2010 Perşembe

mış gibi yapmak AİLE 2

Sizinle konuşamıyorum, anlatamıyorum bir türlü içimden geçenleri ikinize de... En iyi yaptığım şeyi yapmaya karar verdim bu yüzden yazmaya...
Babam gittiğinde yani henüz küçük bir çocukken ben henüz eksikliğin ne demek olduğunu bilmiyorken yalın halimde kaldım hayatta..
ama bu kısmına geçmeden önce bunları neden yazdığımı anlatmalıyım...
Çünkü biz gerçekten bir aile miyiz diye merak ediyorum? veya aile ne demek diye ? veya içimde size duyduğum sevgi ve özlem duygusunu anlamaya çalışıyorum. veya sizi neden babamın yerine koymak istediğimi kocaman bir kız olmuşken tamda.. neden büyüdükçe küçüldüğümü anlamaya çalışıyorum belki de... belki de sadece sizi özlüyorum, yanımdayken bile...
nasıl diyordu şarkıda hepimiz yalnızız bu yolda hayat denilen oyunda...
evet yalnızız da buradan bakınca etrafımız hep kalabalık duruyo.. neden işimize, arkadaşlarımıza ayırdığımız vakti ailemize ayırmıyoruz? daha mı az seviyoruz birbirimizi? peki ölünce birimiz üzülecek mi kalanlar?
şimdi hayata henüz başlamışken ben kafam çok karışık...bir yön arıyorum kendime doğruya doğru iyiye doğru, ve nedense kendimi teyit etme ihtiyacı duyuyorum.. böyle zamanlarda en çok ihtiycım babama oluyor.. bakıyorum ki o yok... size gelmek istiyorum sormak istiyorum safça salakça ama dürüstçe...bir bakıyorum ki beni görmeyecek kadar yoğunsunuz.. iyiyim diyip geçiyorum hayatınızda. kırılıyorum yaratana bu kez...
yaşadığım olay belki çok basitti ama benim için önemi büyükmüş gün geçtikçe anlıyorum...
o gün o çocuk bana saldırdığında geçirdiğim sinir nöbetinin sebebi o saldırı değildi elbette. o an gözümde canlanan geçmişimdi... ama o çocuğu her gördüğümde bunu benden büyük olan sizlere anlattığım ve sizin bu konuda hiçbir şey yapmadığınız geliyor aklıma...
bu basit belki de sizin gözünüzdeki önemsiz olay beni çok ama çok etkiledi...
bir kez daha ne kadar yalnız olduğumu hatırlattı bana... düşersem elimden tutacak kimsemin olmadığını öğretti...oysa birinin elimden tutmasına ihtiyacım vardı... o kadar büyük değilim ben henüz 23 yaşındayım ve eksik büyüdüm unuttunuz mu?
siz hiç merak etmediniz ben iyi miyim diye, başıma bir şey geldi mi diye hiç merak etmediniz, sormadınız ne kadar hata yaptığımı veya neden hata yaptığımıı...
şimdi bana diyebilirsiniz ki seninle mi uğraşıcaz bunca işin gücün arasında haklısınız...insanoğlu ancak ölünce fark eder birinin yokluğunu...
kimbilir belki de siz bu yazdıklarımı ben ölünce okursunuz, merak ederseniz birgün bizim kızın yazdığı bir blog vardı diye... ya da biri okuyup size söyler belki siz de bir ara okurum diyip geçiştirirsiniz...
belki de bunların hiçbiri gerçek değildir...belki de ben çoktan ölmüşümdür yaşıyor muş gibi yapıyoumdur, tıpkı aileymişiz gibi yaptığım gibi..
kızarsınız muhtemelen bana bunları okuyunca ya da sizde kızmış gibi yaparsınız...

2 yorum:

Özgür dedi ki...

Ben kimsenin sen yokmuşsun gibi davrandığını sanmıyorum. Muhtemelen sana öyle geliyordur. Eski şiirlerime yazılarıma baktığım zaman geçmişimde aynı şeyleri görüyorum. Galiba bu her insanda aynı, yani her insan kendisini çaresiz, kimsesiz hissedebiliyor. Ama kimsesiz değilsindir hiç bir zaman...

Adsız dedi ki...

Öyle güzel, öyle içten şeyler yazmışsın ki, aslında çok da karşı gelecek şeyler bulamıyorum. Ancak şunu söylemeden geçemeyeceğim. Yalnız olduğunu sanıyor olsan da, ben seni yüz yüze hiç tanımamış olsam da, sana yalnız olmadığını garanti edebilirim. Bazen aile sadece anne babadan oluşmuyor. Öyle olsaydı kendi ailemi yıkarken arkama bir kez olsun bakardım. Sen bu blogu okuyan herkez için çok değerlisin. Dedim ya yüz yüze bir kere bile gelmemiş olsak da, desen ki zordayım, bir dakika bile beklemeden çıkar gelirim yanına. Bu yüzden lütfen yalnız olduğunu düşünme. Kalabalıklarda tut yalnızlığını ve seni anlayan birileri olduğunu aklından hiç çıkartma bile.