11 Nisan 2010 Pazar

Boya Kalemlerim

En son ne zamna bu kadar derin ihtiyaç duyduğumu hatırlamıyorum boya yapmaya. Bir arkadaşımdan da rica ettim kırmadı sağolsun boya yapacağım yakında. Özlemişim boyarken kendimden geçmeyi, kendimi kaybetmeyi ve tekrar kendime dönmeyi. hele bir de kulağımda varsa sevdiğim bir müzik işte bunun adı huzur, dokunmasın kimseler bana. sonra boyanmış evin orta yerinde oturup etrafıma bakınıp iyi iş çıkarıp çıkarmadığım düşüncesi.. sonra bu işe yeteneğin yok kızım senin diyip yine hep her zaman kendimi beğenmeme ve takdir etmeme ama buna rağmen kendimle yaşamaya devam etme.. oysa ki bittt diyor içim sürekli bana. bu duyumsanmaz düşüncelerim bittt...

Sonra sonra bir bakmışım ben kapıdan içeri girmiş.. sonra bir bakmışım ben beni affetmiş... sonra bir bakmışım artık farketmişim taşıyamayacağım kadar çok olduğumu içimde. sonra bir bakmışım bir masal anlatmaya başlamışım kendime...

Bir arkadaşım lisedeyken ben yani çok uzun zaman önceyken ve ben bugün şuanda hala aynı hareketi tekrarlıyorken, geçmişten gelen bir misafirmişçesine, davet edilmemiş ama davete ihtiyacıda yokmuşçasına şöyle seslendi: "delinin adı her yerde yazarmış" ben de imzamı attım koluna deli diye.

Herkesten bir farkı olmayan birinin adının her yerde yazması çok da önemli değil ne de olsa. hem bugünlerde delilik soradan bir şey artık, sorun yok yani...

Deliliğe Güzelleme...

Hiç yorum yok: