5 Mayıs 2008 Pazartesi

Kronik Muhaliften... 1

ÇELİK ÇOMAK EKONOMİ…


Enflasyon rakamları açıklandı ve nedense hiç şaşırmadım…
Çünkü gündemi karıştırıp ülkenin ekonomik çöküşünü gizlemeye çalışan bir hükümet tarafından yıllardır güdülmeye pardon itilmeye aman dilim sürtçtü yönetilmeye çalışılıyoruz.
Kısaca rakamlardan bahsetmek istiyodum aslında..
Şimdi çelik çomak işte sana süper zamm benzin. Bakın hükümetimiz bizi ne kadar da çabuk Avrupa seviyesine getirdi bile.. aaa şimdi yiğidi öldür hakkını yeme lütfen . dünyanın en pahalı petrolünü kullanıyoruz. Avrupayı bile geçtik bununla gurur duymalıyız..
Hoop bitanede burdan geliyo ilaç fiyatları 1 yılda % 80 zamlandı. Aslında bizi düşündüklerinden böyle oluyor. Hiçbirimiz hastalanmayalım diye bizim sağlığımızı düşündüklerinden tamamen. Bu arada eczanelerin camlarında asılı siyah afişler gördüm diyor ki uyandık ! buna da şükür diyorum.
Hmm gelelim gıda fiyatlarına pirinç var ama halk panik oldu diye ithal ettik merak etmeyin dediler. İçimize su serptiniz sağolun. Bir de fiyatları bu kadar artmasaydı iyi olucaktı ama o kadar kusur kadı kızında da olur canım. Şimdi bide ben bunları neye dayanarak yazıyorum. Çok uğraşmaya gerek yok aslında evdeki alışverişlerimizden biliyorum hepsini. Ama illa belge gerkirse TUİK ten de enflasyon rakamlarını kalem kalem görebilirsiniz. İktisatçılar birbirlerine girdiler bu rakamlar yüzünden. Gerçek mi değil mi ? Emin misin son kararın mı? İstersen bir Hükümete danış açıklamadan. ATO başkanı da şöyle bir açıklama yapmış yer vermeden edemeyeceğim ;
Resmi enflasyon rakamlarının gerçeği yansıtmadığını savunan ATO Başkanı Sinan Aygün, "Halkımız resmen kandırılıyor. TÜİK bu hesabı nasıl yapıyor, biri bize anlatsın. Halk TÜİK'in rakamlarına inanmıyor çünkü gerçek enflasyonu biliyor. Vatandaşın kaşığındaki her lokmanın fiyatı korkunç arttı. Çocuk mu kandırıyorsunuz" dedi.Aygün, TÜİK'in TÜFE hesaplamasında baz aldığı enflasyon sepetinde de, halkın en çok tükettiği gıda, mal ve hizmetlerin fiyatlarında ortalama enflasyon rakamının üzerinde artışlar olduğunu, ancak sepette yer alan ve tüketimi sınırlı olan mal ve hizmet fiyatlarındaki gerilemenin ortalama enflasyonu düşürdüğünü belirterek şunları kaydetti: "Enflasyon tahmini yüzde 9,3 , gerçek enflasyon ise 49.3... Küsurat tuttu ama asıl rakam bilinemedi... TÜİK'in enflasyon sepetinde, hacca gidiş ücreti, araba kiralama ücreti, yurtiçi turlar, epilasyon aleti, bulaşık makinası, printer, viski, termosifon, film tab etme ücreti, fotoğraf makinası filmi, çamaşır makinası, kombi gibi mal ve hizmetler de bulunuyor. Türkiye'de kaç kişi araba kiralıyor, kaç kişi printer alıyor? Epilasyon aleti, çamaşır makinası, kombi kaç kez alınır? Bir aile yılda kaç kez film tab ettirir? Televizyonun fiyatının yüzde 10 ucuzlamasından bize ne? Hergün televizyon mu alıyoruz? Nüfusun yarısından fazlasının yoksulluk sınırının altında yaşadığı bir ülkede, bu sepetle enflasyon hesaplamak doğru değil."
Bir de açlık sınırıyla ilgili gelen açıklamalar da yok değil ; ANKARA - Türk-İş’ten yapılan yazılı açıklamaya göre, bir önceki ay 696 YTL 78 YKr olan 4 kişilik ailenin açlık sınırı, Nisan ayında 717 YTL 7 YKr’a yükseldi. Ankara’da yaşayan 4 kişilik ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı, bir önceki aya göre yüzde 2.91 arttı.
Hmm açlık sınırı artmış meaşallah meaşallah. İşte görün ülke böyle güdülür amaan yönetilir. Ekonomiyle ilgili sözlerimi burda noktalarken tüm burjuva yöneticilere ya tamam bizler koyunuz anamızı alıp da gideriz ama sizler ne yapacaksınız böyle devam ederse enflasyon diye sormadan edemeyeceğim. Neyse çıkarsınız yaparsınız sizde vaktinde bu halkı salak yerine koyanlar gibi bir açıklama ekmek yemeyinde pasta yiyin ama o daha pahalı hiç yemeyin o zaman hayret bişi…
1 MAYIS….
1 Mayıs’ın ekonomiye maliyeti 1 milyon dolara yakınmış öyle açıklamalar yaptılar. Hmm işçinin bu kadar değerli olduğu bir başka ülke yoktur herhalde… acaba nasıl bir emir verilmişti de deli gibi cezalandırılmıştı o gün sadece yürümek isteyenler? Ama ayaklar başı yönetirse kıyamet kopar diyen bir başbakan bilmiyor mu ki o ayaklar olmadan tekerlekli sandalyeye mahkum kalıcak? O ayaklar olmadan bu ülke yürüyemez koşamaz bilmiyor mu? Adam cinayet işliyor , adam hırsızlık yapıyor , adam küçücük bebeğe tecavüz ediyorda işçi kadar adi olmuyor. Emekçi kadar suçlu olmuyor.
Victor Hugo ’nun Bir İdam Mahkumunun Son Günü isimli romanında Veysel Atayman’ın bir önsözü vardı ; Giyotin, tarihin en büyük devrimlerinden birinde haklı ile haksızı, güçlü ile güçsüzü birbirinden ayırt etme işlevini yüklenirken, kesin ve son sözü söyleyen ödünsüz merci olarak kellelerini sepetlere düşürdüğü binlerce insandan daha uzun ömürlü olmuştur. Giyotin, bir infaz aygıtı olmanın da çok ötesinde anlamı açık bir simge özelliğine bürünmüştür : Bir toplumun yaşatıcı olduğu kadar öldürücü de olabileceğinin simgesi..
Evet bir toplum yaşatıcı olduğu kadar öldürücü de olabiliyor, oldurulabiliyor, oldurulmak zorunda bırakılabiliyor. İnsanların canlarını hiçe sayma pahasına kendi koltuğunu koruma korkusu nasıl bir vicdan? Bunlar devrimci bunlar komünist bunlar emekçi bunlar eşitlik özgürlük adalet bekliyolar saldırın… nasıl bir savaş ki bu? Bir toplumun yaşatabilmesini istiyorum sadece ve insan gibi yaşatabilmesini…
Evdeki teyze anlamıyor rakamlardan evdeki teyze televizyonda ne gösteriyorlarsa o kadarını biliyor öyle güzel kandıryor burjuva medya evdekileri. Sokaktakileride gaz bombalarıyla zehirlemeye püskürtmeye çalışıyorlar farkında olanların farkındalıklarını yok etmeye çalışıyorlar. Böylece meydan onlara kalıyor istedikleri gibi dolduruyorlar alıyorlar çalıyorlar.. ama ayaklaa ihtiyaçları olduklarını unutuyorlar..
Bütün ayaklara huzur dolu bir hafta diliyorum..

Hiç yorum yok: